21 Ekim 2019 Pazartesi
Kedi
"Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk"
Bazen yıkık dökük, viraneye dönmüş bir evin, bütün olana bitene rağmen ayakta olduğunu gösteren çiçekli balkonları gibidir bir varlık.
Bir kedi misal.
Artık nefes alamayacağınızı ve bundan sonra hiçbir sabahın bir diğerinden farklı olmayacağını hissettiğiniz anda bir büyük boşluğun bir tarafında otursun diye hayatınıza sokuluverir.
Boşluk dolmaz, bir boşluğa sahip olanlar bunu bilir.
Ve boşluk da bir kedinin umurunda değildir.
Kendiliğinden halleri, karşılıksız sevme ve sevilme biçimi, yaşamı tırnaklarıyla kucaklama azmi, aptallığı, cesareti, merakı ve coşkusuyla, diğer kedilere benzeyen ancak hiçbirine benzemeyen bakışlarıyla size bir şey öğretir:
Bir büyük boşlukla yaşamaya mahkum edilmiş olsanız da o kurak bahçenin etrafı güllerle çevrilebilir.
Çetin Altan, kedilerin ölüm bilinci olmadığını söylerken, umursamaz hallerinden de bir sihir çıkartır.
Ölüm bilinçleri olmasa da ölmeyecek gibi yaşayanlardan değildir kediler.
Evrende kendilerine ayrılan yerin kıymetini sonuna kadar bilirler.
Ve bir kediyi hafife almak, yok saymak, dışarıda tutmak da mümkün değildir çevrenizde bulunduğu zaman.
Kediler, bağıra çağıra, yüzünüze vura vura değil, sakince, kendiliğinden, usulca, önemli olduklarını ve birbirinize iyi geldiğinizi size hissettirir.
Kimsenin birbirine sahip olmadığını ama kalpten ait olabileceğini, sevgiye dair büyüleyici hikâyelerin gerçekten yaşanabileceğini, saatlerce sessiz ve düşünerek oturabilmenin kötü bir tarafı olmadığını, evrenin ancak hakikatle güzelleşebileceğini, gözünü gözünden ayırmadığında bakabilmenin gerçekten bir anlam taşıdığını, geçici bir hevesle değil emekle yaşaman gerektiğini.
Her birini, hiçbir öğretme amacı olmadan yavaş yavaş size öğretir.
15 yılda misal.
15 yılın sonunda bir gece, sevdiğiniz tüm varlıklarla vedalaşma şansı olmadan ayrılma cezasına mahkum edildiğinizi ve her şeyin aynı şekilde olup bittiğini düşünüp kendinize acıdığınızda, kendinize çaresizce acımanın gereksizliğini, gelişi ve kalışı gibi gidişinin de sizinle ilgili olmadığını anlatır size.
Su içtiği ve güzelliğini zerre önemsemediği etrafı çiçekli, bordo kabıyla, durmaksızın yemek konulmasını istediği aynı desenden, daha büyük ve gösterişli yemek kabını bir daha yerine konulmamak üzere kaldırırken, aklınıza anlar gelir.
Avuç içi kadar olduğu, ürkekliğine rağmen cesaretle bulunduğu yeri kavramaya çalıştığı, biraz büyüdüğünde nedensiz biçimde sadece o sırada varlığından sıkıldığınız için dışarıda bırakılmasının adaletli olmadığını gösterdiği, yaşlandığında düştüğü, kalktığı ama vazgeçmediği anlar.
Ağladığı, oynadığı, sessizce yanınıza oturup sabırla beklediği, hiç gitmeyeceğini anlattığı, hep böyle seveceğini söylediği, nefesiyle boşluğu çekilir kıldığı zamanlar.
Bir varlığı ya da gidişini hafife alanlar, kendilerini aşırı önemsediklerinden olacak, kolay kolay duymazlar.
Bir duvara, bir engele, bir yalnızlığa, bir savaşa, bir depreme, bir felakete kadar.
Ama ektiğiniz tohum neyse, toprak da onu veriyor eninde sonunda size.
Ve nihayetinde dünya bu kadar.
Bir kedi bunları anlatır size.
Bir kedi öldüğünde, ölüm kedilere yakışmadığından olsa gerek, onu uğurlarken daha çok anlarsınız...
En yakın dostum Nemrut'u uğurladım, tam da fiilin anlamına uyan bir senede...
Yol arkadaşlığı mühimdir; artık giderek kısalıyor yollar.
Orada olduğunu bilmenin güvenini yitirdiğin zamanlar.
Daha renksiz, daha sıkıcı, daha yalnız, daha korkak, daha çiçeksiz.
Ama olduğunu, yaşadığını, sen yaşadıkça yaşayacağını anlatan bir rüzgar da var.
Ve bilirsiniz, boşluk saydığınız ne varsa rüzgarlarda yaşar.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilCanım ne kadar da güzelmiş, yaşananları ne güzel anlatmışsınız, kaleminize sağlık, başınız sağolsun, hayatına bir kedi katan insan asla eskisi gibi olmaz artık.
YanıtlaSilçok teşekkür ederim
Sil2 aydır bende misafir olan kediye farklıbir gözle bakmaya başladım. Ne güzel yazmışsınız..
YanıtlaSilgökçer abi çok zarif bir üslubunuz var. Yazılarınızla vicdanımız olmaya devam lütfen. Başınız sağolsun.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim
Sil