3 Aralık 2014 Çarşamba



Çocuk gelindi, büyüdü, şiddetin en büyük mağdurlarından oldu

Kadına şiddetin binbir türü Arzu'nun bedeninde birleşti

Erkek şiddetinin son hali: Ölüm bile yetmez, sürünmen lazım

GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara

Kadın cinayetleri, çıkartılan yasalara ve imzalanan sözleşmelere rağmen uygulamadaki sorunlar nedeniyle bir türlü önlenemezken, kadının ekonomik özgürlüğünün olmaması, çocuk gelinler, kendi tercihini yapan kadınların şiddete uğraması, şiddet görmesine rağmen kadınların korunamaması, kamu güvencesinin sağlanamaması gibi yapısal problemlerin tamamı, tek bir kadının bedeninde kendini gösterdi. Ankara'da, henüz 14 yaşında evlendirilen, 14 yılda 6 çocuk sahibi olan ve şiddetle geçen yıllara rağmen ekonomik özgürlüğü olmaması nedeniyle kendine ait bir yaşam kuramayan Arzu Boztaş, kocasının üzerine "kuma" getirmesini kabullenmeyince, bacaklarından ve kollarından oldu. Zihinsel engelli olduğu belirtilen bir kıza tecavüz ettiği öne sürülen kocası, ailenin şikayetçi olmasını önlemek için nikah kıymayı kabul edince Boztaş'tan kendisinden boşanmasını ancak yanında yaşamaya devam etmesini istedi. Boşanmayı kabul eden ancak birlikte yaşamayı etmeyen, 6 çocuğuyla yeni bir yaşam kuracağını söyleyen Boztaş, eşinin yakın mesafeden hedef gözeterek ateşlediği pompalı silahın hedefi oldu. Kocası, Boztaş'ın önce bacağının eklem kısımlarına, yere düştüğünde de ayağıyla eline basarak, kollarının eklem bölgelerine ateş etti. Bacağı kesilen, kollarını kullanamayacağı da anlaşılan Boztaş'ın 6 çocuğu devlet gözetimine alındı. Hastanede yaşam mücadelesi veren, "elbise giymeyi, kendi başına yıkanmayı" özlediğini söyleyen Boztaş ise hiçbir sosyal güvencesi ve geliri olmadan nasıl çocuklarıyla yaşamını sürdüreceğini düşünürken, bir yandan da tutuklanan eşinin serbest bırakılmasından ve ailesinin tehditlerinden korkuyor.



Ankara Atatürk Hastanesi'nin Enfeksiyon Bölümü'nde Türkiye'deki kadına ilişkin sorunların neredeyse bütününü, küçücük kalmış bedeninde toplayan bir kadın yatıyor: Arzu Boztaş.
Henüz 28 yaşındaki Boztaş, 14 yaşında, görücü usulüyle evlendirilmiş çocuk gelinlerden biri. Yozgat'a gelin giden, 1 sene sonra ilk çocuğunu doğuran Boztaş'ın şiddetle tanışması da aynı yıla denk düşüyor.

Durmaksızın dayak

Boztaş, başlangıçta "kader" diyerek dayağa katlandı. Ancak yaşadıkları, yaşayacaklarının yanında hafif kalırdı. Henüz kendisi çocukken, her sene ardı ardına hamile kaldı. 10 yaş büyük eşi Ahmet Boztaş'ın ne sosyal güvencesi, ne işi gücü vardı. Sadece babadan kalma malları ile geçiniyor, kardeşlerinden para alarak ve kardeşinin ailesiyle aynı evde yaşayarak günleri geçiriyordu.
Boztaş, bir yandan çocuk bakıyor, bir yandan evin tüm işlerini yapıyor, bir yandan da ağzını her açtığında dayak yiyordu. Dayaklar eşiyle de sınırlı değildi, bir keresinde, kendisine diklendiği gerekçesiyle eşinin ağabeyi kereste ile saldırmış, bir keresinde eşi bıçakla ailesine saygısızlık yapıldığı gerekçesiyle Arzu Boztaş'ı yaralamıştı.
Birkaç kez, kendisi gibi hiçbir sosyal güvencesi olmayan, günlük yevmiye karşılığında amelelik yaparak ailesini geçindirmeye çalışan babasının yanına kaçtıysa da her seferinde çocukları alıkoyan kocasının tehditleri ve çocuklarını kullanması nedeniyle geri döndü. Zaten, ailesinin yanındayken, kocası annesini ve kardeşlerini de tehdit etmiş, ailesi savcılığa başvurmasına rağmen hiçbir sonuç çıkmamıştı.

Uzaklaştırma süresini evde geçirdi

Her döndüğünde şiddet, daha yoğun olarak başladı. Yaklaşık 1,5 yıl önce dayanamayarak savcılığa gitti. Savcılık, kocası için 3 ay evden uzaklaştırma kararı çıkarttı. Şiddet nedeniyle dava açtı. Ancak Arzu Boztaş'ın pazarlık gücü yoktu. Uzaklaştırma kararına rağmen her gününü evde geçiren kocasını uzak tutmak için hiçbir şey yapamadı. O 3 ay içerisinde de şiddet gördü. Bir süre sonra, darp nedeniyle kocasının suçlu bulunduğu ancak 5 yıl süreyle aynı suçu işlememesi halinde cezanın ortadan kaldırılacağı ve bu aşamada ertelendiğine yönelik kağıt eve geldi. Şiddet sürüyor, Arzu Boztaş ise artık şikayet etme gereği bile duyamıyordu.

Kumayı kabul etmedi

Eşinin kendisini aldattığını biliyordu. Babadan kalma mallarını satan Ahmet Boztaş, paranın önemli bir bölümünü başkalarıyla harcıyordu. Kendisi ve çocuklarına zarar vermediği sürece sakıncası yoktu. Ancak bir süre sonra Ahmet Boztaş'ın, zihinsel engelli olduğu belirtilen bir başka kızla zorla birlikte olduğu, bunu da sürdürdüğü haberleri yayıldı. O haberler, o kızın babasının da kulağına gitti. İddiaya göre kız hamileydi. Baba, Ahmet Boztaş'a şikayetçi olacağını, evlenmesi gerektiğini söyledi. Ahmet Boztaş, eve geldi. Arzu Boztaş'a, resmi nikahını bırakmazsa hapse gireceğini söyledi. Ahmet Boztaş'a göre, boşanabilirler, o diğer kızla evlense de hepsi aynı evde yaşayabilirlerdi.
Ancak Arzu Boztaş kabul etmedi. "Boşanalım" dedi. Gerekirse temizliğe gidip, çocuklarına bakmaktı niyeti. Aynı evde o kadınla yaşamayacağını söyledi. Bu nedenle dayak yedi, hırpalandı, hakaret işitti ama vazgeçmedi. "Savcılık" tehdidi artında Ahmet Boztaş razı oldu. Boşanacaklardı.

Herkesi gönderip, vurdu

Boztaş planını yapmıştı. Yaklaşık 1,5 ay önce Yozgat'taki evde yaşanacakların hepsi önceden zihnindeydi. Arzu Boztaş'a, küçük çocukları komşuya bırakmasını, adliyeye gidip dava açacaklarını söyledi. Arzu Boztaş, okula giden 4 çocuğunu gönderdi, 2 çocuğu komşuya bıraktı. Tam evden çıkacaklardı ki Ahmet Boztaş, "Bir daha konuşalım" dedi. Arzu Boztaş, kapıyı açmak üzereydi, geri döndü. Kocası, sigara almak için bir dakikalığına çıkıp geldiğinde, elinde babasının evinden önceden getirdiği pompalı tüfeği de vardı. "Sen beni bırakırsan gidip başkasıyla evlenirsin, seni öldürmeyip süründüreceğim" dedi. Önce dizkapağına ateş etti. Arzu Boztaş, yere düşünce, tüfeği diğer dizkapağına doğru ateşledi. Genç kadın, sürünerek kaçmaya çalışırken, ayağıyla eline bastırıp kolunun eklem bölgesine ateşledi. Yetmedi, diğer kolunu da kullanamasın diye diğer kolun aynı bölgesine bir kez daha ateş etti. Esnaf sesleri duyup eve yetiştiğinde, Arzu Boztaş kanlar içinde yerdeydi. Ahmet Boztaş, polis çağrılıp ona teslim edildi. Arzu Boztaş, önce Yozgat'ta hastanede yattı, sonra Ankara'ya sevk edildi. Atatürk Hastanesi'nde ameliyatla iki bacağı kesildi. Damarları işlemez hale gelen kollarının şimdilik kesilmesine gerek görülmedi ama ailesine artık kollarını da kullanamayacağı söylendi.

Çocuklar koruma altında

Arzu Boztaş, o haliyle, hastanede, çocukların babalarının ve onların ailesinin yanında kalmaması gerektiğine yönelik dilekçe verdi. Çocuklar yurda yerleştirildi. Ama gitmeden babasının ailesi tembihleşmişti. Büyük olanları, "Annem kabul etse böyle olmazdı" diye ifade verdi. Ahmet Boztaş'ın ailesi, çocukları almak için "kadının akli dengesinin olmadığı" yönünde de tanık arayışına girişti. Bir bölümü de Arzu Boztaş'ın ailesini arayıp, "Ahmet'in tutuklanmasının yanlarına kalmayacağını" söyledi. Aile, şimdi savcılığa dilekçe verip, koruma istemeye hazırlanıyor.
Hayatta "Yeşil kart" dışında bir şeyi bulunmayan Arzu Boztaş ise sürekli çocuklarını sayıklıyor. Kesilen bacağında enfeksiyon bulunan ve tedavisi süren Boztaş, "Elbise giymeyi, yıkanmayı özledim" diyor. 6 çocuğunun babasının bunca yaptıklarına rağmen, bunu yapmasını kabullenemiyor. Ne hayatını bundan sonra nasıl sürdüreceğine, ne protezlerini nasıl alacağına ne de çocuklarına kollarını kullanamazsa nasıl bakacağına yönelik fikri var. "Kollarımı kullanırsam çocuklarıma bakarım" diyor, ailesinin ümitsiz bakışları arasında. "Devlet bacaklarımın protezini karşılar mı? Babamın bir şeyi yok. Bana nasıl baksın? O eve dönemem" diye anlatıyor durumunu. Bakım yardımı alabilmek için hastane aracılığıyla bakanlıktan gönderilen formu doldurmuş ama "6 çocuğa mı kendime mi bu parayla bakabileceğim, ne yapacağım" diye gözyaşı döküyor.

KUTU

Arzu Boztaş'la yakından ilgilenen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun Ankara Temsilcisi Ayşen Ece Kavas da Arzu Boztaş'ın durumu için, "Bir kadının kendi hayatına karar vermek istediği için ne bedeller ödediğinin en açık örneği Arzu kardeşimiz. Biz her zaman Arzu'nun yanında olacağız. Arzu sağlık masraflarını devletin karşılayacağından bile şüpheli. Gösterişli toplantılar yapınca kadınların hayatı kurtulmuyor. Bakanın son toplantısında soru sormak isteyen arkadaşımız susturularak salondan çıkartılmıştı. Aksine hayatları kurtarmak için konuşabilmesi sağlanmalıdır. Arzu en çok çocuklarıyla ilgilenemediği için üzülüyor. Kadın cinayetlerini durduracak siyasi fikir geliştirilmeden aile de korunmuyor. Biz Arzu'yu engelli hale getiren adamın en ağır cezayı alması için mücadele edeceğiz. Arzu için ne gerekiyorsa bu şekilde mücadele edeceğiz" dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder