1 Ekim 2018 Pazartesi


Dört küçük basamak

Milliyet'in birkaç ay önce yeri değişen Ankara bürosuna 1997'de adım attığımda 22 yılımın burada geçeceğini elbette bilmiyordum.

İflah olmaz bir Abdi İpekçi ve Milliyet tutkunu olan babamın kucağında, gazetenin manşetinden okumayı sökmeye çalıştığım zamandan itibaren benim için gazete demek, Milliyet demekti.
Ve 19 yaşından itibaren dört küçük basamaktan çıkılarak girilen Aşağı Ayrancı'daki o binada, büyük bir hayat yaşadım. O basamaklar beni bazen büyük bir neşeye, bazen büyük bir özleme, bazen büyük bir tutkuya götürdü.

Değerli ağabeyim ve meslek büyüğüm, bütün meslek yaşamım boyunca çok şey görüp öğrendiğim
Fikret Bila'nın gözüne girmeye çalışarak ve galiba biraz da başararak stajyer olarak başladığım Milliyet'teki yolculuğumun sonuna geldim. Kendi isteğimle gazeteden ayrılıyorum.

O binada 13 yıl -adliye-yargı muhabirliği, 3 yıl, hem meslek büyüğüm hem de dostum olarak çok şey öğrendiğim ve paylaştığım Haber Müdürü Serpil Çevikcan'ın yardımcılığını yaptım. Sonrasında da
beş yılı aşkın bir süre haber müdürü olarak çalıştım.

Stajyerliğim daha bitmeden hakkımda ilk dava açıldı. O davayı onlarca dava izledi meslek hayatım boyunca. DGM, özel yetkili mahkeme, asliye ceza. Hepsinden beraat ettim. Haber, Türkiye'de hep yargılanma nedeniydi.

O bina, bizim ikinci evimizdi.

Orada neredeyse tamamı stajyer olarak Milliyet'te başlayıp, büyüdükçe Türkiye'nin en iyi gazetecileri arasına giren onlarca arkadaşımla birlikte birçok zorluğu göğüsledik. Hemen hepsi ailemin birer parçası olmaya devam edecekler.

Milliyet'teki haberlerimle; ÇGD Rafet Genç Haber Ödülü, ÇGD İzzet Kezer Fotoğraf Ödülü, Metin Göktepe Yılın Gazetecisi, Musa Anter Yılın Haberi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yılın Haberi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Özel Ödülü ve Abdi İpekçi Yılın Haberi-Gazetecisi ödüllerini kazandım. Her birini büyük onurla saklıyorum.

Mesleğe en sıkıldığım anda devam etmemi sağlayan en büyük ödülüm ise haksız biçimde tutuklanan çocuklarının haberim sayesinde tahliye olduğunu söyleyerek, benim için turşu yaptığını söylemeye gelen teyzenin sözleriydi.

Hayata Dönüş katliamından, Ulucanlar katliamına, Birtan Altınbaş'ın işkencede öldürülmesi haberlerinden, değerli ağabeyim ve meslek büyüğüm Tolga Şardan'la birlikte yazdığımız MİT-Alaattin Çakıcı-Yargıtay Başkanı ilişkisini gösteren haberlere, Ergenekon soruşturması başlarken, o dönem Vatan gazetesinde çalışan Kemal Göktaş'la aynı gün yazdığımız "Bütün Türkiye izleniyor" haberinden , Engin Huylu'nun cezaevinde öldürülmesine kadar, büyük bölümü Milliyet'in manşetinden verilen, gurur duyduğum haberler yazdım.

"Yüzleşme" köşesini yazmaya başladığım andan itibaren de hep yapmaya çalıştığım gibi duyulmayan seslere aracılık etmeye gayret ettim. Ne kadar başarabildim bilmiyorum ama samimiyetle yapmaya çalıştım.

Gazeteden kendi isteğimle ayrılıyorum. Soranlar için belirteyim, bu ayrılığın dün yayımlanan, "Ben affetmiyorum" yazısıyla en ufak bir bağlantısı yok. Ayrılık önceden kesinleşmişti ve benim için çok önemli bu yazıyı, ayrılığım kesinleşmesine rağmen yazmama izin verdikleri için teşekkür ederim.

Dört küçük basamağı her gün umutla tırmanarak girdiğim binadan ayrılmamızdan çok önceden başlayarak, sektöre ve bulunduğum yere ilişkin iyimser umutlarım da orada bulunmanın anlamı da yavaş yavaş kaybolmuştu benim için. Kalbimin "git" diyen sesini dinlemek istedim. Bugün, yıllarca omuz omuza çalıştığımız Türker Karapınar da gazeteden kendi isteğiyle ayrılıyor. Binadan birlikte çıkıyor olmak güç veriyor bana.

Bu güzel yolculukta bana okumayı sevdiren babam, geceler boyu yolumu bekleyen annem, kardeşim Gökhan, yeğenim Kerem, onlarca dostum da vardı. Zamanlarından çok çaldığım, bütün meslek hayatım boyunca en az benim kadar yorulan Nevin ile daha 4-5 yaşındayken "gazeteyi kapat da gel artık" diye defalarca beni arayan oğlum Ulaş Doğu'ya ayrıca teşekkür ederim. Biriktirebildiğim ne varsa, onların emeği de benimki kadardır.

Üzerimde emeği olanlara, destek verenlere, yoldaşlık edenlere de binlerce kez teşekkür ederim.
Kırdığım, üzdüğüm, bilmeden canını acıttığım kim varsa özür diliyorum.

Milliyet benim için "hayat" demekti ve burada çok değerli gazeteciler, büyük bir emekle çalışmaya devam ediyor.

Benim için yolculuğun bu kısmı bitti. Kalan kısmı umarım iyi geçer.

Umarım geçilen durakları ve ışıkları hüzünle izlediklerimizden değil, kentleri bütün sokaklarına kadar içimize çekebildiğimiz, şimdi olduğu gibi, daha bittiği an özlediğimiz yolculuklardan olur.



38 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. sizi daha dün keşfetmek, belki birçok insan gibi, benim kusurum... fakat sizin gibi sevgiyi, vicdanı, adaleti kişisel çıkarlarının önünde gören insanlara ve umuda ihtiyacımız var. yazmaya devam etmenize ihtiyacımız var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım devam edebilirim. Çok teşekkür ederim. Umarım adaleti bu topraklara getirebiliriz.

      Sil
  3. Yolun açık güzel yürekli insan...

    YanıtlaSil
  4. O koskocaman yüreğiniz hiç gölgelenmesin, yolunuz aydınlık olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yollarımız aydınlık olsun, ayağınıza taş değmesin. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  5. Nerde yazarsanız orada yine bizi okurlarınızı bulacaksınız, güzellikler iyilikler sizinle olsun hep

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En çok bu mutlu ediyor galiba beni. Sizlerle buluşabilmek. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  6. ilk kez bir yazınızı okumuş olmam ve bu yazıyı havuz da hangi cesaretle yazabiliyor diye kendi kendime sormam ve muhtemelen Milliyetteki son yazısı diyerek sosyal medyada paylaşmam...Sizi bu kadar geç tanımış olmak benim utancım, sizin gibi halâ vicdanlı, onurunu satmayan insanların olduğunu bilmekte kazancım oldu.Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah. Onurumuz ve mesleğimiz adına ayaktayız. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  7. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  8. Guzel yürekli kardesim..yolun acik olsun.

    YanıtlaSil
  9. Salicakla ... Umarım bir yerlerden yine sizi izlemek şansını buluruz.

    YanıtlaSil
  10. Merhaba,ilk defa dünkü yazınızla sizi tanıdım .Bugün vedanızı okudum ,yolunuz açık olsun.

    YanıtlaSil
  11. Yolunuz açık olsun. Bizi yazılarınızdan mahrum bırakmamanızı diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Umarım ve deneyeceğim.

      Sil
  12. Ve siz bir yerlerde mutlaka yazacaksınız ve biz de mutlaka sizi okuyacağız. Şimdilik güle güle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu söylemeniz öylesine güç veriyor ki anlatamam.

      Sil
  13. Yazılı medyada okuduğum son yazardınız , size de kıymışlar.Üzgünüm..

    YanıtlaSil
  14. Ben de yazınızı ilk defa okudum ve hüzünlendim.Kaybeden gazete olmuş,sizin gibi yurtsever,duyarlı,vijdanlıve yürekli insanları özleyeceğiz.Başka kulvarlarda görüşmek dileğiyle.Hoşçakalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Siz de hoşçakalın lütfen.

      Sil
  15. Yolunuz açık olsun. Sizin gibi dürüst, gerçek gazeteciler sayesinde bu meslek ayakta duruyordu. Umarım her şey gönlünüzce olur. sevgiyle kalın ����

    YanıtlaSil
  16. Yolun açık olsun arkadaşım 🙏

    YanıtlaSil
  17. Merhaba güzel insan.sizi dünkü yazınca tanıdım bugün ise ayrılık haberiniz öğrendim.sizi şimdiye kadar niye tanımamış kendime kızdım.yolun açık olsun.umarım bir yerde gene yazılarınızı oluruz.

    YanıtlaSil
  18. Dört basamağı senin kadar heyecanla tırmanıp nefes nefese odana koşanlar da vardı senin. O binanın üçüncü katı, menekşeli ve daktilolu pencereler iyi ki seni tanıdı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok duygulandım. O binanın üçüncü katı, benim evimdi. Keşke isim de olsaydı da yazanı görebilseydim.

      Sil
  19. "Gazetecilik. Bize, büyük insanların küçüklüğünü, küçük insanların büyüklüğünü açığa çıkarır. İnsan türünün pratik bir el kitabı. "(Jean-Marie Poirier..).. Lutfen siz yazmaya devam edininiz.. Bu el kitabi/Manuel , sizin gibi guzel , vicdanli insanlarin elinden yazilmaya devam etsin... yolunuz açik, yureginiz huzuru bulsun...

    YanıtlaSil