9 Ekim 2013 Çarşamba

Yalman'dan çarpıcı açıklamalar

Jandarma istihbaratın kendi içinde yapılanması vardı

Jandarma etiği diye kitap yazdırttım

Operasyon öncesi en az ölüm nasıl olur diye konuştuk

Bana göre insan haklarına saygılı bir operasyondu

GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara

19 Aralık 2000'de 20 cezaevine eşzamanlı düzenlenen operasyonlarla ilgili tanık sıfatıyla ifadesi alınan dönemin Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman, 30 kişinin öldüğü Hayata Dönüş Operasyonu'nda personelin, özverili, insan haklarına saygılı bir operasyon düzenlediğini düşündüğünü söyledi. JİTEM yapılanmasını anlamak için karargahta toplantı yaptığını anlatan Yalman, Hayata Dönüş öncesinde en az ölümün nasıl olabileceği konusunda toplantı yapıldığını, operasyona en az mukavemetin olabileceği cezaevinden başlanması yönündeki önerinin kabul görmediğini kaydetti.



Bodrum'da geçtiğimiz günlerde talimatla ifade veren Yalman'ın beyanlarının yer aldığı tutanağa göre, dönemin Jandarma Genel Komutanı, soruları şöyle yanıtladı:
Ben 19 Aralık 2000'de Jandarma Genel Komutanı'ydım. Aradan 13 sene geçti. Olayın detaylarını tam olarak hatırlamıyorum. Ancak hatırladığım kadarıyla Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı'nın koordinasyonu ve Milli Güvenlik Kurulu'nun kararıyla, operasyona karar verildi. Benim görevim sadece operasyonun sınırları, maksadını, mekan ve zamanını koordine etmekti. Bunun haricinde operasyonun başında bizzat bulunmadım. Jandarma bölge komutanlıklarına gerekli emirleri ve talimatları verdim. Operasyon jandarma bölge komutanlıkları tarafından yapıldrı. Plan ve icra aşamasında benim herhangi bir dahlim yoktur. Olayı raporlarla takip ettik.

Rahmet diliyorum

Öncelikle 19-20 Aralık operasyonunda ölenlere rahmet diliyorum. O dönemde cezaevlerinde sık sık problemler yaşanıyordu. 44 kişinin açlık grevinde olduğu, 17 cezaevinde de ölüm oruçları olduğu ast komutanlıklarım tarafından bana bildirilmişti. Bu hususta üç defa koordinasyon toplantısı yaptık. Adalet Bakanlığı müsteşarı, istihbarat teşkilatı müsteşarı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve ilgili diğer kişilerle görüştük. Operasyon kararı alındı. 20 cezaevine operasyon yapıldı, açlık grevi ile ölüm oruçlarının 60. gününde müdahale kararı çıktı. Buradaki amaç tutuklu ve hükümlülerin ölümüne mani olmaktı. Operasyon sırasında tutuklu ve hükümlüler direnişti bulunmuşlardır. Operasyon yetkili mercilerin eliyle yapılmış ve ayrıca devlet kararıdır.

İnsan haklarına saygılı

Ben operasyonda görev alanların özverili ve insan haklarına saygılı şekilde operasyon yaptıklarını düşünüyorum. Bir uzman çavuşun, bir jandarma eri olmak üzere iki şehit, 4 yaralı, tutuklulardan 30'unun öldüğü, 18'inin kendisini yaktığı bana rapor edilmiştir. Tutukluların direncini kıracak şekilde silah kullanılmıştır. 10 yıldır girilemeyen cezaevlerine ilk kez girilmiş, iç disiplin sağlanmıştır. Cezaevinde ateşli silah ve kesici alet bulunmuştur. Müdahale, cezaevi savcısının kararıyla tutuklu ve hükümlülerin direnci üzerine gerçekleşmiştir. Cezaevinde huzur sağlanmıştır.

Evden karargaha geçtim

(Savcılarla kriptolu telefonla görüştünüz mü? sorusu üzerine) Ben İstanbul Başsavcısı ve Üsküdar Başsavcısı ile ne yüzyüze ne telefonla görüşmedim. Operasyon kararının tarihini hatırlamıyorum. Operasyon emri ile arasında belli bir hazırlık süresi geçti. Hazırlık süresinin ne kadar olduğunu şu anda hatırlayamadım. Bunların hepsi direktiflerde mevcuttur. Operasyonun olduğu gece evden sabaha karşı karargaha geçtim. Bu süreci içerisinde de telefonla aranmadım.
(Aydınlar, ölüm oruçlarının bitirilmesi için görüşmeler yaparken hazırlıklar sürüyor muydu?" sorusuna) Bu konuyu tam olarak hatırlamıyorum. (Operasyon kararını durduran bir emir gönderdiniz mi?") Hayır göndermedim. Operasyon illerdeki jandarma bölge komutanlıklarında koordine edildi.

Kimyasal silah bilgisi gelmedi

(Operasyonda kimyasal silah kullanıldı mı?) Böyle bir intikal etmedi. (Beyaz fosfor gazı hakkında bildiklerinizi açıklar mısınız?) Bilmiyorum, ancak sis amaçlı kullanılıyor diye tahmin ediyorum. (Operasyona katılanların isimlerinin yargıya bildirilmemesi emri verdiniz mi?) Liste Jandarma Genel Komutanlığı'ndadır. Jandarmadan istenirse bu bilgilerin hepsi verilir.
(Plan yapılırken kaç ölüm olabileceği öngörüldü mü) Planda ölüm öngörülmez.
(Operasyon görüntülerinde yürüyemeyecek haldeki tutuklu iki jandarma arasındayken sivil giyimli birisi havalanarak göğsüne tekme atıyor.) Ben böyle bir emir vermedim. Mahalli ölçekte cevaplanacak sorulardır.

JİTEM'i araştırdım

(JİTEM'le ilgili soruşturma açtırdınız mı?) Bu uzun yıllardır devam edegelen bir sorun olduğu için bunun ne olduğunu araştırma ihtiyacı hissettim. Bu maksatla Ankara'da karargahta bu konuyla yani istihbarat konusuyla ilgili ast kademeden en üst kademeye kadar tüm görevlileri topladım. Böyle bir teşkilat olup olmadığının tespiti yapmaya çalıştım, varlığını anlamaya çalıştım ve daha sonra jandarma istihbarat yapılanmasıyla igili bir düzenleme yaptığımı hatırlıyorum. Ben yaptığım araştırmada bu yapılanmanın yatay değil dikey yapıda olduğunu tespit ettim. Bunun yanlış olduğunu gördüm. Jandarma genel komutanlıklarına bu yapıyı yatay hale getirmeleri için direktif verdim. Kendi içinde bir yapılanmaydı. En üstte jandarma istihbarat başkanı vardı.

Hayata Dönüş

(Soru üzerine) Operasyonun adı Hayata Dönüş operasyonuydu. Benim önüme geldiğinde zaten konulmuştu. Ben de konulan adı uyguladım. Bana bu adı jandarma cezaevi şube müdürü, ayrıca harekat başkanı, kurmay başkanı söyledi. Tufan operasyonu ismini gazeteden gördüm. Operasyonun görüntülerinin bir kısmını izledim. Duvarların kırılma ve delinme olaylarına ilişkin olanları gördüm. Tekme atan kişiyi izlemedim. Görseydim, müdahale ederdim.

Nasıl az ölüm olur denildi ama?

Biz operasyon olduğunda en az hasar ve zayiat nasıl olur diye konuştuk. Ölüm olursa en az insan kaybı nasıl olur diye konuştuk. Ali Suat Ertosun'un ilk önerisi mukavemetin az olduğu bir cezaevinden operasyona başlamaktı. Ancak heyet bunu kabul etmedi, baskın şeklinde cezaevlerine yapılmasını uygun buldu.

Cahil bir subay

(Yüzbaşı Zeki Bingöl'ün "armut tipi bomba" dediği bombalarla ilgili bilgi verir misiniz?) Ben armut tipi bomba duymadım. Tarif ettiğinize göre tüfek bombasıdır. Yakın hedefler içindir. Böyle dediyse, bunu söyleyen cahil bir subaydır. Şunu da belirtmek isterim ben astlarıma karşı bu ifadeyi kullanmak istemedim. İstemeden ağzımdan çıktı. Bana gelen raporlara göre, güvenlik görevlilerinin iyiniyetli uyarılarına rağmen terör örgütü mensupları, ateşli silah, boru tipi bomba ve tüplerden yapılmış alev makinaları ile saldırmışlar ve direnişte bulunmuşlardır.
(çatılardan gaz püskürtülmesi) Bunu ilk kez duydum. Ancak Jandarma Genel Komutanlığı'nda jandarma etiği diye bir kitap yazdırdım. Ders müfredatına aldırdım. Konferanslar verdirttim. Amacım personelin ahlaki standartlarını yükseltmekti. Gayriahlaki hiçbir şeye izin vermedim.

KUTU

Avukatla tartışma

Yalman, duruşmada, mağdur avukatı Ömer Kavili ile de tartıştı. Bu nedenle duruşmada tutanak düzenlendi. Yalman, "Avukat bey, tuttuğum notlar için bunu siz tutmadınız mı diyerek müstehzi bir edayla beni tahkir etmiştir. Ben de kendimin tuttuğunu söyledim. 'Ben avukatım, siz tanıksız muhatabım değilsiniz. Sıfat sahibi değilsiniz' dedi" şeklinde olayı anlatırken, Kavili, "Tanık bana öfkelendi ve masaya vurdu. 'Karşınızdaz herhangi biri yok' dedi. Böyle konuşamayacağını söylediğimde aynı şeyi söyledi" diye olayı anlattı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder