8 Eylül 2013 Pazar

Bir anne ve 4 çocuğunu kurşuna dizip, örgütün üzerine yıkmışlar

Evlerinin avlusunda infaz edildiler

Zamanaşımına çeyrek kala açığa çıktı

GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara

Şırnak’ın Cizre İlçesinde aynı aileden 5 kişinin kurşuna dizilerek öldürülmesiyle ilgili yürütülen soruşturmada yıllar sonra çarpıcı gelişmeler yaşandı. Savcılık olay sonrası tutulan tutanak ve hazırlanan fezlekede olayın PKK tarafından işlendiği iddia edilmişse de, toplanan delillere göre bu kişilerin infazının dönemin Cizre Jandarma Komutanı tarafından gerçekleştirildiğini belirtti. Dosya dava açılmak üzere Cizre Başsavcılığına gönderildi.



12 Ocak 1993'te, Cizre Güçlü köyü Kolgezer mezrasında kan donduran bir olay yaşandı. Aynı aileye mensup 5 kişi yaşadıkları evin avlusunda uzun namlulu silahlarla taranarak öldürüldü. Komşuları sabah avluda 5 cesetle karşılaştı. Başlatılan soruşturmada yıllarca sonuç elde edilemedi. Savcılık, PKK'lılar tarafından işlendiği belirtilen cinayetin dosyasını, şüphelileri bulamadığı gerekçesiyle, faili meçhul dosyalar arasına kaldırdı. Ancak dosyaların yeniden taranması sırasında, cinayetle ilgili çarpıcı detaylar günışığına çıktı. Zamanaşımının dolmasına kısa süre kala dosyayı yeniden açan savcılık, görevsizlik kararı vererek, dava açması için dosyayı Cizre Başsavcılığı'na gönderdi.

4 kardeş ve anneleri

Kararda, olayın meydana geldiği akşam, Davut Elgün'ün evine silahlı 3 kişinin geldiği, kapıyı açan evin gelini Hediye Şakar'a, içeridekilerin avluya çıkmasını söylediği, dışarıya çıkan Nezir (8), Lokman (21), Hacer (4), Hıdır (20) adlı kardeşlerle anneleri Nasibe Elgün'ün (42) uzun namlulu silahlarla taranarak öldürüldüğü, dışarıya çıkmayan Hediye Şakar ile Azize Özdemir'in ise kurtulduğu belirtildi. İki kadın, karanlık olduğu için eve gelenlerin yüzlerini seçemediklerini kaydetti.
Olaydan 4 ay sonra, 24 Mayıs 1993'te, Cizre İlçe Jandarma Komutanı Aydın B. imzalı tutanak savcılığa gönderildi. Tutanakta, olayın PKK'lılarca gerçekleştirildiği, faillerin yakalanamadığı, PKK'nın vatandaşları devlet yanlısı oldukları gerekçesiyle cezalandırdığı belirtildi.
Kararda, olaydan sonra hazırlanan ölü muayene raporlarının incelendiği, köy muhtarına sadece ölenlerin kimliğinin sorulduğunun, olaya ilişkin soru yöneltilmediğinin görüldüğü belirtildi. Jandarmanın olay yerini incelemediği, fotoğraf çekmediğinin anlatıldığı kararda, boş kovanlar incelendiğinde, kullanılan silahların başka olaylarda kullanılmadığının anlaşıldığının görüldüğü de belirtildi.
Eşi ve 4 çocuğunu olayda kaybeden Davut Elgün ise ifadesinde şunları anlattı:
"Jandarma binasıyla tank taburu binasının elektrik işlerini oğullarım Hıdır ile Lokman yapıyordu. Ben olay günü Nusaybin’deki kızımın evine misafir gitmiştim. Sabah geldiğimde köylüler eşim ve çocuklarımın öldürüldüğünü söylediler. Gelinlerim Azize, Hediye ile köylüler, köy yoluna yakın yerde olay günü akşam saatlerinde bir panzerin beklediğini, kot pantolonlu, elleri telsizli, G-3 ve kalaşnikof tüfek taşıyan 4 kişinin eve gelip oğlum Lokman’ı sorduklarını bana anlattılar. Lokman’ı götürmek istemişler, o da gitmek istememiş. Eşine ‘Evin arka kapısını aç kaçacağım’ demiş. Bu sırada kapıda bulanan kişi diğerlerine ‘Ateş açın, hepsini öldürün’ diye emir vermiş. Gelinim Azize cesetlerin altında kaldığı için yara almadan kurtuldu. Hediye ise arka kapıdan kaçtı. Yerde kar olduğu için kaçan şahısların izlerini takip ettim. Ayak izleri olay yerine 800 metre uzaklıktaki Katran Köyünde bulunan bölük komutanlığına 150 metre mesafede duran panzerin lastik izlerinin olduğu yerde bitiyordu. Muhtar haber vermesine rağmen olay günü jandarma köye gelmedi. Ertesi gün Aydın B. köye gelip komşu köyden Beşir’e ‘Bunları örgüt vurdu diyeceksiniz, yoksa sizin de başınıza aynısı gelir’ diye tehdit etti. 45 gün sonra yanında bir yarbayla köye gelip okulun yanında durdu. ‘Ailemi neden öldürttün’ dedim. O da, ‘Senin oğlun Amerin bölgesinde aracımıza roket atmış’ dedi. Bende oğlumun o tarihte cezaevinde olduğunu söyledim. Sonra yarbay’a, ‘Doğru söylüyor, bizimkiler yanlışlıkla vurdular’ dedi ve bana dönerek, ‘Bu kişi fazla kurcalama yoksa seni de öldürürüm’ dedi. O dönemin şartlarında korktuğumuz için kimseden şikâyetçi olamadık.”

Hepimizi tehdit etti

Köylülerden Ahmet Kılıç da "Olaydan sonra Aydın B. köye gelip hepimizi topladı ve ‘Ben Lokman’ı nasıl öldürdüysem, birkaç kişi daha var onları da öldüreceğim’ diye tehdit etti” dedi.

Dağ kadrosuyla ova kadrosu çatışmış

Talimatla ifadesi alınan Aydın B. ise, “Gece saatlerinde silah seslerini duyduk. Yol güvenliği olmadığı için ertesi gün olay yerine gittik. PKK'nın Gabar dağı kadrosuyla ova kadrosunun o evde toplantı yapacaklarını, toplantıya sonra gelenlerle önce gelenlerin bir yanlışlık sonucu çatıştıklarını öğrendik. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.

Ağırlaştırılmış müebbet

Kararda, PKK’lıların birbirleriyle çatıştıklarına dair bir bilgi olmadığı gibi, olayda ölenlerin de sadece o evde oturan Davut Elgün’ün eşi ve çocukları olduğuna dikkat çekildi.
Tanık ifadelerinden sonra yeniden yaptırılan olay yeri inceleme tutanağına göre, Kurumcu jandarma karakolunun katliamın yaşandığı köyün yol ayrımında bulunduğu ve 3800 metre uzaklıkta olduğu, buranın 200 metre ilerisinde ise Katran jandarma karakolu olduğu belirtildi. Görevsizlik kararında, olayın PKK terör örgütü mensuplarınca yapıldığına dair herhangi bir delil bulunmadığı belirtildi. Bu nedenle toplanan deliller ve tanık ifadelerine göre şüpheli Aydın B.'nin birden fazla kişiyi aynı sebepte öldürmek suçundan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açılması için dosya Cizre Başsavcılığına gönderildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder