30 Temmuz 2013 Salı

Kopan ve köpeğin ağzında bulunan kol, kendi kusuruymuş

Köpeğin ağzında bulunan kol kendi kusuruymuş

Zafer işareti yapma, kolunu kopartırım

150 bin TL'yi geri ödemesi isteniyor

13 yıllık "kolsuzluğun" bedeli

GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara

Burdur Cezaevi'ne yönelik müdahale sırasında duvarı yıkmaya çalışan dozer kepçesinin darbesiyle kolu kopan, kopan kolu saatler sonra bir köpeğin ağzında bulunan bulunan Veli Saçılık, devlete karşı açtığı tazminat davasını kaybetti. Danıştay, açtığı ilk davada haklı bulunan ve 150 bin TL tazminat ödenen Saçılık'ın isyana aktif olarak katıldığı sırada dozer kepçesinin darbesiyle kolunu kaybettiğine ve bu durumun kendi kusurundan kaynaklandığına hükmetti. Olay sırasında cezaevinde bulunmasına neden olan ceza davasından beraat eden, cezaevi isyanı davasında, yargılama lehinde seyrederken dosyanın zamanaşımına girmesi sonucu hakkında karar verilemeyen, bu süreçte İçişleri Bakanlığı bünyesinde memur olarak da çalışmaya başlayan Saçılık'ın "haksız" bulunmasına dozer operatörü ile cezaevindeki bir hükümlünün "isyana katılmıştı" beyanları gerekçe gösterildi. Ancak kararda atıf yapılan hükümlünün sonraki ifadelerinde kendisinin de işkence gördüğünü belirterek Saçılık'tan hiç söz etmediği, dozer operatörünün de sanığı olduğu davadaki savunmasının dikkate alındığı ortaya çıktı. Diğer cezaevi operasyonlarına da emsal olacak davada dozer operatörünün beraat etmesi, kopan kola bedel ödenmemesine gerekçe gösterildi.



Saçılık, cezaevine girmesine neden olan "dergi sattığı" için yargılandığı davadan beraat edip, isyan ile suçlandığı davanın zamanaşımına girmesinin ardından açtığı tazminat davasında haklı bulunmuş, Antalya 1. İdare Mahkemesi, devletin 150 bin lira tazminat ödemesine karar vermişti. Tazminatı alan ve bu paranın büyük bölümünü tedavisine ayıran Saçılık, ilk önce Danıştay'ın kararıyla şok yaşamıştı. Danıştay, kararı bozarken, isyanda, Saçılık'ın sorumluluğunun belirlenmesi gerektiğine hükmetmişti.

Zamanaşımı aleyhine işledi

Burdur İdare Mahkemesi ise isyan davası zamanaşımına girdiğinden, Saçılık'ın sorumluluğunun belirlenmesinin imkansız olmasına ve davanın zamanaşamına girmesinin de devletin kusurundan kaynaklanmasına rağmen, Saçılık'ı sorumlu tutarak tazminat istemini reddetti. Bu karar yeniden Danıştay'a geldi.
Burdur İdare Mahkemesi'nin verdiği kararda, İçişleri ve Adalet bakanlıklarının yaptığı savunma da etkili oldu. Adalet Bakanlığı, savunmasında, "Cezaevinde, devlet otoritesini sarsacak tutum ve davranışlarda bulunulduğu, aynı şekilde Burdur Cezaevi'ndeki tutuklu ve hükümlülerin defalarca uyarılmalarına rağmen duruşmalara çıkmamakta direndiği...isyan sonucu cezaevinde 30 bin TL'lik zarar oluştuğu, dolayısıyla olayın davacının da aralarında bulunduğu grubun kusurundan kaynaklandığı, davacının uğradığı zarar ile idarelerin eylemi arasında nedensellik bağının bulunmadığı, istenen tazminat miktarınrın sebepsiz zenginleşmeye yol açacak kadar yüksek olduğu, davanın reddinin gerektiği" ifadelerini kullandı. İçişleri Bakanlığı da savunmasında, "Belirtilen tarihte davacının da aralarında bulunduğu terör mahkumlarının isyan çıkarması nedeniyle yapılan müdahalede meydana gelen zarar ile idarelerin eylemi arasında nedensellik bağının bulunmadığı anlaşılmıştır" denildi.

Skandal karar

Danıştay 10. Daire'nin kararında 5 Temmuz 2000'deki olayın duruşmaya çıkmak istemeyen mahkumlara yönelik operasyon düzenlendiği sırada gerçekleştiği, İtfaiye Müdürlüğü'nde görevli Dursun Akın'ın "bayanlar koğuşundaki direnişçileri yakalamak için iş makinesi ile açılan delikten bir kişi elinde bulunan tuğlayı benim aracın camına savurmak için sağ kolunu çıkarmıştı ki kepcenin ani hareketi olduğunda dışarıya uzanan kol duvar ile kepçenin sağı arasına sıkıştı" şeklinde ifade verdiği kaydedildi. Kararda, terör hükümlüsü Yılmaz Babatümgöz'ün de "Bu arada Veli Saçılık elinde bulunan tuğlayı attı, zafer işareti yaptı, o anda kepçe ters istikamette harekete geçti. Zafer işareti yapan koluna çarptı" dediği belirtildi. Saçılık'ın direnişe aktif olarak sürdürdüğü sırada yaralandığının savunulduğu kararda, iş makinesi operatörünün de beraat ettiği, güvenlik güçleri hakkındaki kovuşturmanın takipsizlikle sonuçlandırıldığı kaydedildi.

Kolu kendi kusuruyla kopmuş

Kararda, "Davacının uğradığı zararın kendi kişisel kusurundan kaynaklandığı sonucuna ulaşılmaktadır" denildi. Böylece temyiz itirazı reddedildi ve karar kesinleşti.

Faiziyle ödeyecek

Saçılık'ın karar düzeltme talebinde bulunma ve Anayasa Mahkemesi'ne başvurma yolları bulunuyor. Ancak karar değişmezse, Saçılık, aldığı ve büyük bölümünü tedavisinde kullandığı tazminatı faiziyle geri ödemek zorunda kalacak. Faiziyle 300 bin lirayı bulacağı belirtilen tazminatı Saçılık geri ödeyemeyezse, icralarla karşı karşıya kalacak.

Sanık savunması, işkence mağdurunun beyanı

Saçılık hakkındaki yargılama ve davaların hiçbirinde kararda sözü edilen olaylardan bahsedilmediği de ortaya çıktı. Daha önce Saçılık'ın herhangi bir taş atma vb. eyleminden söz edilmezken, kararda, aleyhinde herhangi bir dava bulunmamasına rağmen tek kişinin ifadeleri esas alındı. Diğer cezaevi operasyonları için de emsal olacak davada ifadesi esas alınan hükümlü Babatümgöz'ün işkence mağduru olduğunu belirterek farklı tarihlerde de ifade verdiği, bu ifadelerinin hiçbirinde Saçılık'tan söz edilmediği de anlaşıldı. Kepçe operatörünün ifadesinin ise sanığı olduğu davadaki savunması olduğu anlaşıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder